kapanacak olan son konumuza hoş geldiniz. eğer bu konuyu yöneticiler kapatmadan okuyorsanız çok şanslısınız. umarım onlar da okumadan kapatmaz. ben ilk insan exeptus. topraktan geldim. peki bu konuda nereye mi geleceğim?
bizim bildiğimizi iddia ettiği bir nedenden banladı kojiro 'bizi'. koca clanı, saniyede.
yaşım 24'ten biraz fazla. bir zamanlar bir kız arkadaşım vardı. ne zaman kavga etsek sebepsiz, sen ne olduğunu iyi biliyorsun derdi. sonra bir şekilde öpüşür barışırdık. bir gün, otururken bir yerlerde bize kahvaltıya gel haftasonu, sana menemen yapayım dedi. ben de şerefsizce bir sırıtmayla tabi gelirim dedim. hafta sonu geldi çattı, elime 2 ekmek alıp erkenden dayandım kapısına. biraz sonra kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. fakat fazla erken gelmiş olacaktım ki, henüz sadece çayı demlemişti. neylersin, ben de ona menemeni beraber yapmayı teklif ettim. teklifimi olumlu karşıladı ve mutfağa girdik. domatesleri ve taze yeşil biberleri yıkadıktan sonra bana canım soğanları soyar mısın dedi? soğan?=^?!'^? menemen ?!'^?!'^. bütün hayatım gözlerimin önünden geçti. aman tanrım menemene soğan atıyordu. böyle bir kızla ne işim olabilirdi? açıklama yapmadan hemen orayı terk ettim ve tanrıya domates için, Kolomb'a ise domatesi bu kıtaya getirdiği için teşekkür ettim. umarım bir daha menemen için domates ve soğan yan yana gelmezler diye sayıkladım. hata yaptığımı daha sonra anlayacaktım...
tamam da yukarıdaki saçma hikayeyi neden anlattım? hem de hiç gereği yokken? bir metafor olabilir mi? açıklayayım; hikayedeki menemen TheMYKO, soğan igoogle ve ben ( saçma nedenden terkeden) kojiro. soğan biraz acıdır, doğrarsan ağlatır. (biz) gelgelim her yemeği güzelleştirir. menemen dahil.(TheMYKO)
birden hepinizi sevdiğimi fark ettim. gözlerinizden öperim.
bizim bildiğimizi iddia ettiği bir nedenden banladı kojiro 'bizi'. koca clanı, saniyede.
yaşım 24'ten biraz fazla. bir zamanlar bir kız arkadaşım vardı. ne zaman kavga etsek sebepsiz, sen ne olduğunu iyi biliyorsun derdi. sonra bir şekilde öpüşür barışırdık. bir gün, otururken bir yerlerde bize kahvaltıya gel haftasonu, sana menemen yapayım dedi. ben de şerefsizce bir sırıtmayla tabi gelirim dedim. hafta sonu geldi çattı, elime 2 ekmek alıp erkenden dayandım kapısına. biraz sonra kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. fakat fazla erken gelmiş olacaktım ki, henüz sadece çayı demlemişti. neylersin, ben de ona menemeni beraber yapmayı teklif ettim. teklifimi olumlu karşıladı ve mutfağa girdik. domatesleri ve taze yeşil biberleri yıkadıktan sonra bana canım soğanları soyar mısın dedi? soğan?=^?!'^? menemen ?!'^?!'^. bütün hayatım gözlerimin önünden geçti. aman tanrım menemene soğan atıyordu. böyle bir kızla ne işim olabilirdi? açıklama yapmadan hemen orayı terk ettim ve tanrıya domates için, Kolomb'a ise domatesi bu kıtaya getirdiği için teşekkür ettim. umarım bir daha menemen için domates ve soğan yan yana gelmezler diye sayıkladım. hata yaptığımı daha sonra anlayacaktım...
tamam da yukarıdaki saçma hikayeyi neden anlattım? hem de hiç gereği yokken? bir metafor olabilir mi? açıklayayım; hikayedeki menemen TheMYKO, soğan igoogle ve ben ( saçma nedenden terkeden) kojiro. soğan biraz acıdır, doğrarsan ağlatır. (biz) gelgelim her yemeği güzelleştirir. menemen dahil.(TheMYKO)
birden hepinizi sevdiğimi fark ettim. gözlerinizden öperim.